16 Aralık 2012 Pazar

Karışık Durumlar...


Yazılılar bittikten sonra yazarım dedim 2.yazılılar bitti hala yazamadım bir türlü. Yine geçen seneki gibi matematik ve fizik zayıf :( Bide biyoloji kimya beklediğimden düşük geldi. Onları kurtarmam gerekiyor. Neyse derslerden konuşup da can sıkmaya gerek yok. İllaki teşekkür alıcam. Almam lazım...
Bu aralar ben hiç bişey bilmiyorum, düşünemiyorum. Kafam durdu adeta. İyi değilim. Hani arkadaşın mı sevgilin mi derlerde arkadaşım dersiniz ya düşünmeden. Öyle olmuyormuş işte. Elinden oyuncağı alınmış çocuk gibiyim. Ağladım resmen. Sırf onları anlamak için sevgilim olsun istiyorum. Eğer bende Sevo gibi yaparsam susucam, cidden. Neyseki o(onu ayrı bi postta anlatırım şuanlık böyle bilin) var.
Yazılıyı yazarken beni bunu dinliyorum sizde dinleyin istedim. :) Bilinen bir şarkı ama olsun.

1 Aralık 2012 Cumartesi

Hediyeciklerim

Kitap Bahçesi'nin pembe kitaplaşma etkinliği vardı, duymuşsunuzdur. O etkinlikte benimle eşleşen Yağmur'la hediyeleştik biz. Çok güzel, küçük küçük notlar yazmış, tabi burda paylaşmayacağım. Hediyeleri bunlar ;

                           

Dean Koontz'un gerilim romanı Fanatikler. Tamda bu aralar gerilim, cinayet kitaplarına merak salmışken çok güzel oldu bu elimdeki kitapları bitirdikten sonra hemen okuyacağım.
Nesrin Çelik'in 13. Ay: Mevsim Aşk kitabı. Yazarın adını hiç duymamıştım önceden.Beni aşka inandırabilecek bir kitap olur belki :)
Kurdale şeklince kolye ucu, pembe bileklik, Atatürk resmi(bir çeliğin üstünde-güzel bir kitap ayracı olabilir) ve 10 adet falan kitap ayracı :)


7 Kasım 2012 Çarşamba

Bu Aralar


  • Havalar soğumadan gezmek kafamı dağıtmak istiyorum. Ama gel gör ki havalar erken karardığı için malesef gerçekleştiremiyoruz. Fuar açıldı burada 2 haftadır burdalar heralde. Onlar gitmeden bir daha gezip bilekliklerden almak istiyorum. 
  • Bu aralar sınav mod : on Ortak yazılılar başladığı için eksiklerimi kapatmaya çalışıyorum. Deli gibi çalıştığım söylenemez ama sürekli Kimya, Matematik ve Fizik çalışıyorum. 
  • İki gündür eve gelir gelmez uyuyorum. O yüzden geceleri çalışmaya çalışıyorum. Bugünde 22.00'da kalktım 3 saattir internetin başındayım. 'Ne oturuyorsun hala, kalk çalış' diyceğinizi biliyorum ama hiç içimden gelmiyor valla. Benim yerime kuantum'la, dengelenmemiş kuvvetler'e çalışsanıza. Banyo yapmam da gerekiyor. Bide yarın beden dersi var yorulucam kesin yine ya.
  • Bu aralar hiç dikkat etmedim yediklerime sınavlar falan derken stresten yedim sanki. Yememem gerekiyor biliyorum ama yedikten sonra aklıma geliyor bu kural :)
  • Okuduğum kitabı (Orhan Kemal- Devlet Kuşu) bitirmem de lazım. Orhan Kemal'in kitabını ilk defa okuyorum. Fazla argo kelimeler geçiyor cümlelerde. Bu yönden beğenmedim ama sıkılmadan okuyorum.
    Bu da böyle bir yazı olsun sınavlar bitince daha sık yazarım inşallah. 

25 Ekim 2012 Perşembe

Sınıfa Dair...

Bu yazı dün sabah yazıldı fakat bugün ancak yayınlandı.

Dün akşam ojelerimi sürdüm ve yattım. Tatili bu yüzden seviyorum bir bakıma da.. Okul olunca ne uykumu alabiliyorum, ne de oje sürebiliyorum. Neyse geç kalmış olabilirim bu konuyu anlatmak için ama size sınıfımdan bahsediyim biraz.

İlk haftalarda sevmiştim sınıfımı. Ama bu ara değişti fikrim. Sınıfın bir bölümü çok konuşuyor, bir bölümü sessiz sakinlerden oluşuyor bir kısmı da kendini birşey sanan erkeklerden. Böyle diyorum da gerçekten öyleler. Aralarından biriyle ortaokulda da aynı sınıftaydım. Hiçbir kızı beğenmez, soruyu çözemezse soru yanlış der, hocaya bu böyle değil falan der yani herşeye muhalefet... E onunla gezenkerde ona benziyor işte. Neyse birde ders çalıştıklarını gözümüze sokanlar var. Kız her ders, her tenefüs açıyor test kitabından çözdüğü sayfayı birde  koymuş fosforluyla doğru yaptım edasıyla o sayfaya bakınıyor. Kızım madem çözdün bitti başka kitaba geç, tabi kaldıysa çözmediğin kitap. Diğeri kimya, matematik dersinde bağırır. Şuraya onu yazacaz buraya bunu diye. Diğeri de coğrafya dersinde susmaz bu etkiniliği ben cevaplayayım, diğerini de yapayım... Tamam ders çalışıyorsunuz sinir ediyorsunuz da gaza da getiriyorsunuz. Ben ilk üç hafta konular ilerlesin öyle çalışıyım diye çalışmıyordum. İşte geçen haftalarda başladım Bu tatil de çok güzel oldu. Okuldan gelince yorulduğum için fazla verimli olamıyordu. Bunu söyleyince annem ne yaptın da yoruldun diyor, okula gidip gelmek beni yoruyor zaten. Tatilde çalışacağım işte. Bütün eksiklerimi kapatacağım. Bayramdan sonra yazılılar var zaten. Diğer sınıflar sınavda geçmek için baya çalışıyorlar sanırsam. Her tenefüs  ana binaya gidiyorlar soru sormak için. Ders çalışıyorlar ya...

18 Ekim 2012 Perşembe

Sadece Bir Günde Hayatımızın Merkezi Oldu

Herşey Almanca dersiyle başladı diyebiliriz çünkü ondan sonra anladık herşeyi. Sınıfça birşeye gülmüştük. Sırık'ta(adını sırık koydum, evet) tenefüslerde Sevo'yla (en yakın arkadaşım) dalga geçmeye başladı bu konuda yani bir nevi 'hoşlanıyorum senden' diye sinyal verdi. Her zaman dalga geçen senden hoşlanıyor diye birşey yok ama bir de Sırık derste bakıp duruyordu kıza. Kız artık rahatsız olup yer değiştiriyordu göz göze gelmemek için. O sıralar okulun ikinci haftasıydı; ilk hafta tanışmış, klüpler seçmiştik ve o hafta rehberlikte hoca yerleri ayarlayacaktı. Ben hastaydım o hafta okula gidememiştim ama Sevo'yla mesajlaşıyorduk. Bu bana bir mesaj attı Sırık nerde oturuyor biliyormusun ? Önümüzde! 


Kabus da böyle başladı. Sürekli önümüzde oturacaktı. Önceleri gitmek istedi arkalara çünkü önden kızı kesemiyordu. Sonra pes etti oturdu yine önümüze. Önce dönemedi arkasına sonra sonra alıştı her ders arkaya dönüp Sevo'yla konuşmaya. Bazen hiç çekilmez oluyordu sonuçta dersi anlamıyoruz onun yüzünden işte böyle...Dön önüne diyince dönüyordu ama atarlanıyordu. Ben aşığım modundaydı hep. Gündüz böyle akşamları da faceden konuşuyorlardı. Sevo arada kalmıştı. Bir tarafta 7 yıldır vazgeçemediği bir barışıp bir ayrıldığı, deliler gibi sevdiği adını duyduğunda kalbinin ritminin değiştiği, aklının durduğu, ayrılınca onsuz yapamadığı sevgilisi; diğer tarafta da Sırık. Ordan bakınca Sırık'ın hiç şansı olmadığını düşünüyorsunuz değilmi ? Sevo'da böyle düşünüyordu. Çünkü hem sevgilisini seviyordu ve ailesel sebeplerden dolayı onunla ayrılmak zorunda kalmıştı hemde yakın arkadaşları (O yakın arkadaşlar ben değilim) Sırık'a gıcık oluyordu ve sevgilisinin tarafını tutuyorlardı ayrıca bir de Sırık sabıkalı gibiydi geçen sene kendi sınıflarından biriyle çıkmıştı ve sınıfta yiyişmişlerdi. Bütün 9'lar onları konuşuyordu bir ara. Yine bunlar facede  konuşuyorlar geçen gün. Sırık Sevo'ya teklif etti. O da hayır ama yarın konuşsak sebebiyle dedi. Hayırsa boşuna konuşmayalım gibi birşey dedi. İşte konuştuk o akşam Sevo'yla. Hoşlanıyor gibiydi zaten kıskanıyordu Sırık'ı kızlardan. 'Ne diyim sence 'dedi 'dene bir istersen' dedim. İki gün olacak işte yarın sabah. Biraz da Sırık'ın hal-tavırlarından bahsediyim.

Sürekli arkasına dönüyor işte. Sevo'nun tokasını kokluyor.(Sapık mı ne la ) Bakışıyorlar falan. Sevo'da bir utangaç oldu bu aralar hep yanağı kıpkırmızı geziyor özellikle ona bakınca. İşte ben arada kalıyormuş gibi düşünüyorum böyle de ikisi beraber ben yalnız... O zamanda başımı devirip yatıyorum sıraya. Bazen arkadaşla dolaşıyorum. Yapacak birşey bulamıyorum sınıftan çıksam aklım onlarda kalacak. Sınıf kezban dolu. Konuşacak bir kişi kalıyor ikisi takılırken. Falan böyle işte bu aralar. Sıkıldım Sırık'tan da bazen dünyadan yok olsun şu diyorum. Birde kendime söyleyemediğim gerçekler de var hayatımda onları yazabilirim belki. 

10 Ekim 2012 Çarşamba

Bak bir hayatına; geçmişine, şuana ve geleceğinde yapacaklarına... Başka hangi kadın sana yazılar yazacak, duygularını böyle ifade edecek ? Belki de şiir... Olasılığını sen hesapla matematiğin iyi benden. O sürekli etrafımda dönüp duran, erkeklerin peşinden ayrılmayan sevgilin mi ? Sence yazar mı ? Yada seni sevdiğinden dolayı mı çıkıyorsunuz yoksa sadece yakışıklısın diye mi ? Başka kim senin hal, tavırlarına aşık olabilir ki... Yoo, hayır bencillik yapmıyorum sadece gerçekleri konuştuğumuzu umuyordum. Peki onun rüyalarına giriyor musun sor  bi ?

4 Ekim 2012 Perşembe

Hayallerine Vakit Ayır Mim vol-2


Çok ilginç bir mim ile karşı karşıyayız. Sorular yok bu sefer 'hayalimizdeki evi tasarlıyoruz.'  İnanmazsınız yaklaşık 2 saattir bununla uğraşıyorum. Okula gitmiyorum ya boşum nasılsa (hastayım da rapor aldım) uğraştım işte.





Bir balkon yapamadım ya la. Bulamadım nereden yapılıyorsa :) 




Burası mutfak. Sade olmuş biraz şimdi farkettim :)





Burası da çalışma odası. Kitaplarım için kitaplık ve kahve içerken oturacağım koltuk. 





Burası da en beğendiğim yerlerden biri salon. 





Burasıda bebek odası. Oyuncaklar falan olmayınca çok boş gözüküyor sanki.


En sevdiğim ikinci oda da bu. Sade ve hoş bence. Zaten bu sene de beyaz moda.

Burası da banyo. Bu tasarımı buradan yaptım. Sizde bu yazı görüp, tasarımı yapıp bloga yazarsanız yorum olarak yazın bakıyım hayallerinizdeki evlere. :) Görüşmek üzere :)












30 Eylül 2012 Pazar

Hediyeciklerimm *.^

Okul açıldığından beri çok yoğunum, yorgunum. Aklıma yazmak için bir sürü şey geliyor ama ya boş zamanım olmuyor yada kafamda toplayıp yazamıyorum bir türlü. Gelen hediyelerim de olmasa buralar bir süre bensiz kalacaktı. En kısa zamanda kafamı toparlayıp yazıcam.

Biliyormusunuz bilmiyorum ama Fıstıklı Tombi'nin '4. kez Kitaplaşalım mı ?' adlı etkinliği vardı. Bende o etkinlikte Tuğba ablamla eşleştirilmiştim. İşte bana ondan gelen hediyeler;



O yeşil tokayı çokk sevdim ben. Burda aramıştım ama bulamamıştım tam nokta atışı oldu :) Küpeler benim tarzım değil pek ama elbet birgün kullanırım onları da  :)



Kitapları okumaya başlamadım ama güzele benziyorlar. En kısa zamanda onlara vakit ayırıcam. 






17 Eylül 2012 Pazartesi

Yoruldum



Efenim, bildiğiniz üzere bugün okulun ilk günüydü. Önceki gün 6'da kalktığım için erken uykum geldi. Bende kaçsın diye 2 bardak kahve içtim. Ama kaçmadı karnım ağrıya ağrıya akşam 8'e doğru uyudum. Sabah okul için kalktım uykumu almıştım, erkenden yattığım için. Her neyse giyindim, kahvaltı yaptım çıktım servisi beklemeye... 10 dk geçti gelmedi, 20 dk gelmedi yine...yok. Eda B.'yle mesajlaşıyordum zaten aynı servisten arkadaşım. Servis arıza yapmış, Ceyhun abi servis ayarlamaya çalışıyormuş. Biraz sonra Eda B. aradı her zamanki yerdesin demi, babamla gelip alcaz seni diye. Neyse gittik okula.


Yeni çömezler gelmiş(büyüdüm ya çöm değilim artık :P) Okulun da forması değişmişti(ama bize zorunlu değildi) hepsi mosmor geziyorlar.(yeni forma morr) Ayy müdür, hocalar falan yazın hiç konuşmamışlar heralde. Bik bik öttülar kürsüde. Arasından biride çıkıp demiyor ki, yazık güneşin altında yandılar, sıkıldılar....vs. Bütün sene konuşacaklarını konuştular. Maaşallah. 

10'ları ek binayı vermişler bizde gittik oraya sınıfları açıklayacaktı Osman hoca. Az da orda konuştu. Tam 3 kere evet sınıflarınız dedi ama bir türlü konuya giremedi. Sonunda okudu da hay okumaz olaydı. 5 sınıf bu kadar mı karman çorman edilir arkadaş. Yemediniz içmediniz, nasıl 3 senelerini batırırız diye mi çalıştınız. Sevgi B şubesinde. Sevdiğim hocalardan sadece biyolojiciyle ingilizceci giriyor bizim derse. Oğuz hoca gelmiyor, Kübilaycığım gelmiyor. Neyleyim böyle sınıfı. Bir insan böyle mi soğutulur okuldan ya. Tamam hadi istediğim hocalar girmiyor bizim derse de bari sınıfta anlaştıklarım olsaydı. 3,4 kişi var yaa. Bari çabucak anlaşıyım herkesle bir sorun olmasın. Hocaların bazıları gözümü korkuttu, bazıları da bu konuları sanki biliyomuşuz gibi davrandı, bide uykumu getirdi. 

Bide bundan bahsetmezsem olmazdı. Biz ana binaya gittik, kitapları almak için. Şans Meleğimi gördüm. Bir insanda bu kadar mı şans olur ya :))) Yüzüm kıpkırmızıymış onla konuşurken, Nisa dedi. Merhabalaştık, tam gidiyordu nasılsın dedim iyi sen dedi iyi dedim. Kitaplara bakıyım dedi bende bak dedim. Üniversiteyi sordum. Bir sene daha çalışcam dedi. Aklımda hiç yoktu o. Unutmuştum hatta gözden uzak olunca gönülden de ırak oluyor bende. Ama Allah'ım ne tatlılıktır o. Anumm ağzını burnunu yidiğim. Yok yok ben seviyorum onu hala. Nisa sabah sormuştu törende o noldu diye ? Kapandı o konu demiştim. Hatta öğlen Eda B.de sormuştu. Tamda sevgilisi arkasındaydı bunu sorarken. Neyseki hanfendi klasını hiç bozmadığı için umursamadı bile. Bide 
mal Elif sabah sen yine takacak birini bulursun demişti.ona burdan snne be slk demek geliyırr içimden. Sevgi de keşke onu görmeseydin dedi. Gördüm ama ehehe :)) Ya bugün bir de Eda'ya(bu başka biri ama yine aynı servisteyiz) sinir oldum. Ne zaman şans melegimle ilgili bir konu açılsa ağzını açıyor bi imalı bakışlar falan. Hiç samimi değilsin şekerim. Aksine itici oluyorsun. 

Bugünüm böyle geçti uykum var ve yoruldum.

14 Eylül 2012 Cuma

Azimliyim, Olacak inşallah...

Önceki gün gördüğüm rüyanın etkisindeyim hala. Yolculuk yaparken tanıştığım birine kapılıyodum. Tutkulu bir aşk oluyodu bizimkisi. Kelimelerle anlatamayacağım kadar güzeldi. Ama rüyanın sonunda ortada bıraktı beni ayrıldık. :( Şu beni bırakma olayı olması herşey mükemmeldi. İşte bende tam böyle birini arıyorum. 'Sen şöyle böyle erkek istiyosun da öyleleri sana bakar mı ? Önce kendine bak demezler mi insana' derler tabi. Onun için bende kendime çeki-düzen verdim, veriyorum.

Aslında en yakınımdakine bile söylememiştim bu kararımı hani yapamaz da elime yüzüme bulaştırırsam diye (inş olmaz öyle bişi) biraz da hani yaparsam herkes şok olsun vay be nasıl kızmış azimle başardı diye. Ondan ötürü demedim kimseciklere ama gece Spot Işığını Arayan Kız'ının yazdığı yazıdan cesaret alarak diyorum bende 1,5 aydır kilo vermeye çalışıyorum. Burcumdan dolayı cesaretli bir yapım var fakat kilolarım herşeyi batırıyor. Hoşlandığıma gidiyorum, demesine diyorum da sizce bu kilolarla olacak iş mi ? Eh bende de cesaret falan kalmıyor artık. Yani şu kilolarım gitse herşey çözülecek. Aslında insanların beni beğenmemesinden değil sanırım. Sanaldan konuşuyorlar tanışalım mı buluşalım mı falan... Çocuk hoş olsa da bende özgüven yok ki. Buluşamıyorum işte. Hemde tarzım değil öyle şeyler.

Haftalar önce Nagehan sormuştu 'Kaç erkekle konuşuyorsun ?' diye kimseyle demiştim. Nasıl yani demişti heralde neyin nasılı ya işte yok onlar konuşsa da bende özgüven yok. Bengüyle konuşuyorduk dün. Ben seni böyle seviyorum ama, dedi. Bende, ben kendimi böyle sevmiyorum ama dedim. Sevilmeyecek bir yanın yokki dedi. Arkadaşlarıma göre böyle hep. Biliyorum beni böyle seviyorlar ama işte karşı cins de beni beyenmiyır kankalar. Şu gördüğüm rüyadan sonra baya yalnız olduğumu farkettim. Fazlalıklarımın 1/5'ini verdim. Maşallah diyin. Bide dua ediyin fazlalıklarımın hepsini veriyim.

9 Eylül 2012 Pazar

Durum Raporu

- Bu ara çook mutluyum okul açılıyor ^.^ Şimdi diyeceksiniz millet açılmasın diye ne küfürler ediyor da sen niye açılsın istiyosun diye. Yaz boyu evden çıkmadığım için bol bol sıkıldım. Monotonluktan sıkıldım az ekşın gelsin hayatıma :)

- Az önce annemin teyzelerinden biri bizdeydi. Yine bol bol konuşup durdular. Dert, sıkıntı... Bir susmadılar. Milletin derdi de bunları geriyo ya .

- Selenimi çokcana özledim.Bi türlü arayamıyorum,smsim de yok.Lan beni unutmasından korkuyorum :(


- Yaklaşık 1 aydır Pretty Little Liars izliyorum. Baya sevdim :) İzlemeyenler varsa öneririm. Benim favorim Hanna.


- Saçlarım hep kırık doluydu. Geçenlerde sabah sabah sinirimi bozdu, aldım makası 1,5 karış kestim. Onları kuaföre gidip düzelttirmem lazım. Çarşıya gidebilirsem tabi...

- Bir de bayadır almak istediğim kitaplar var. Annemle gittik kitapçıya 'yok klasiklerden alalım, bu şiddete yönlendirir, şu ne öyle kanlı manlı' diye başımın etini yedi. Bende 'sen almazsan kendim alırım dedim,hıh' En geç bir buçuk hafta sonra alırım ki ben onlarıı.

- Akrabaları facebooktan engelledim. Twitterdan takip ettiğim kişileri de yeniden gözden geçirdim. Bazılarını unf. ettim.

- Dershaneye de yazıldım. Ben dershanesiz ders çalışmayanlardanım. Yani gitmezsem evde ders çalışmıyorum. Annem 'başka dershanelere bakalım onlar nasıl' dedi bende 'Fatma hocamı bırakmam!' demedim tabiki. Öyle dersem aklından bu kıza büyü mü yapıyorlar.....vs. kurar kafasından. 'Ben ordaki hocalarımı seviyorum yeaa' dedim. Sonuçta ortaokulda feni 10 doğru 10 yanlış olan biri sayısalı seçti şurda demi. Ortaokulda vasat hatta fen hocaları tarafından takılmayan biri olarak geçen sene kimyamla biyolojim 4'tü. Fiziği de ne siz sorun ne ben söyleyeyim 6 yıldır kendisini pek sevemiyorum da... Dünya gözüyle şu ortaokuldaki fen hocalarımı bi bulursam 'beni feni kötü diye tınlamıyodunuz şimdi kendi isteğimle sayısalı seçiyom lan ayrıca da yapabiliyorum, sorun bende değilmiiş yanee siz anlatamıyomuşsunuz diycem. Yapcam bunu.

İlham perilerim başkalarının üzerinde uçuyor heralde. Bu yazı da böyle biraz daldan dala atlama gibi oldu ama...neyse.

5 Eylül 2012 Çarşamba

Kullanılmış Pil Gibiyim

Hani bazı ünlülerin bankacıları onları dolandırmış ya, bende öyle hissediyorum kendimi. Kullanılmış, duygularıyla oynanmış... Dostlarını say deseler ilk sıralarda olacak biriyle bu aralar sorunum var. Tam sorun gibi değil de nasıl diyeyim... Etrafında o kadar kişi var ki beni göremiyor. Hani dostlar sır paylaşırlar ya aralarında. Ne sır paylaşması abicim bizim konuşmamız sadece şunlardan ibaret;

-napıyosun ?
+takılıyorum sen?
-pcdeyim işte bende
+hımmm
-eee
+eeesi sen
-bende bişey yok
+bende de yok
- :)
+ :)

En fazla bu. Ama beni sevdiğini biliyorum, sanırım. Bana daha fazla zaman ayırmasını istiyorum. Bencillik mi bunu istemem ? Ama hani dostlar her zaman yanında olurdu iyi günde kötü günde..( bir an kendimi nikah memuru sandım )....vs.  Ya bırak yanında olmayı bu benim iyi günümü kötü günümü bilmiyor be. Ee anlat o zaman diyeceksiniz anlat neler yaşadığını. Niye anlatıyım ? O bana anlatıyor mu derdini, sıkıntısını, neşesini ? Anlat diyorum bazen, anlatılacak birşey yok iyi gidiyor işte diyor. Ya neler yaşadığını etrafındakilere anlattıktan sonra ayrıca bidaha bana anlatmak istemiyor yada anlatmak istemiyor. İstemiyor temiyor miyor yooor. Tamam da niye ? Her zaman yanında olduğumu bilmiyor mu ? Çok buluşamasak da bir telefon kadar uzağındayım bilmiyor mu ?  Yapabildiğim kadar yardımcı oluyorum bilmiyor mu ? O etrafındakiler yokken ben vardım bunu bilmiyor mu ? Ve etrafındakilerden beni görememesine çok kırılıyorum, cidden.

31 Ağustos 2012 Cuma

Sadece Sen

Ben seni karşılıksız sevdim.Acı çektim ağladım hiç birini hissetmedin, bilmedin.Oysa ben sadece seni istedim yanımda. Sadece seni görmek, sadece seninle konuşmak istedim.Sana olan aşkımı başkalarına değil sana anlatmak istedim. Ben sadece seni istedim be illa sevgili anlamında değil dostca arkadaşca. Ben çok birşey istemedim aslında sadece sen...Neyse canın sağolsun...... (alıntı)

Neyse canın sağolsun diyince kapanmıyor bu yara. Biraz buruk-um sadece. Ne öylesine geçip gitti denemeyecek kadar ne de unutabilirim hemen denecek kadar. Unutamam demiyorum. Unuturum belki ama şuan değil. Yakında seninle tanışmışlığımızın 1.yılı olacak. Hani olamazmıydık arkadaş, olabilirdik tabi... Ha olmadık nasılım ? Dediğim gibi sadece buruk.



28 Ağustos 2012 Salı

Mesaj durumu: İletilemedi.

Şans Meleğime;
Gece rüyamda seni gördüm bu yüzden de öğleden sonra kalktım. Kalkmak istemedim belki de rüyadan. Bayadır görmüyordum seni iyi geldin bana. Rüyamda sen vardın sol tarafımda. Diğer tarafımda da Elif abla. Önümde de okuldaki yaşıtların. Gelme amacım neydi, ne arıyorum ben burda derken...



Seninle konuşmaya başladım. Sana sen mi çağırdın beni buraya dedim. Evet anlamında başını salladın. Artık benden mutlusu yoktu. Seninle sıkı fıkı arkadaş olmamıza ramak kalmıştı. Havadan sudan konuşuyorduk. Ne güzeldi. Rüyamda görsem bile seni. Bugün iyi geldin sen bana.

19 Ağustos 2012 Pazar

Eve Dönmek Ne Bilemedik

Eve geleli yaklaşık 10 dakika oluyor. Aslında biz dışarı sadece teyzemin düğünü için kıyafet ve bayrama şeker, çikolata, ekmek......vs. almaya çıkmıştık. Ama dışarı çıkmışken-o kadar çok dışarı çıkan birileri değiliz hele de bu yaz- anneannemlere gidelim dedik. Gittik biraz oturduk konuştuk falan sonra teyzem iftara dünürlerinin geleceğini söyledi. Nişana da gidememiştik bazı sebeplerden dolayı. Yani erkek tarafından sadece damadı görmüştük. E bende meraklı birisi olarak kalalım akşama dedim.

Yazıyla alakası yok ama dolaylı.Jennifer Lopezi sevdiğim için koydum.

Saat 7 gibi geldiler. Damat, annesi, kardeşleri gelmişlerdi. Babaları mallara bakacağı için gelememiş. Ben daha yeni tanıştığım için onlar hakkındaki fikrimi belirtiyim.

Damat: İyi biri gerçekten gözüm tuttu yani güzel de anlaştık.
Annesi: Gözünü bir an bile üstümden çekmedi. Kadına ne zaman baksam bana bakıyor, gülümsüyor. Ve oğlu onun gözbebeği.
Küçük kız kardeş: Benden 2 yaş küçükmüş. Bende fotoğrafta görünce benden bile büyük sanmıştım. Ablasıyla fiskos fiskos susmadılar bir. Birde fısır fısır konuşuyor ki. Dinleyeyim bir dedim ne çekiştiriyorlar diye, o kadar da hızlı konuşulmaz ki abicim. Ha birde teyzemden duyduğuma göre kıskanıyormuş abisini. Anumm bende teyzemi senden kıskanıyordum canımcım ama senin kadar da değil yani sadece teyzem kız kardeşine elbise bakalım dediğinde 'ya bi git abisi baksın ona' demiştim.
Büyük kız kardeş: Teyzemden 4 yaş küçükmüş, 1 senelik evli. İyi biri bunu da sevdim gibi.

Yemeklerini yediler. Geldiler salona. Dolma malzemesi getirdik yapcaz beraber dediler. Taa ilçeden merkeze dolma malzemesi getirmişler yuh! ama... Dolmalar bitmek de bilmedi... Yaparken yarısını da yediler zaten çiğ dolma diye. Neyse kızlar bir durmak bilmediler dolma sardılar, mutfağa gidip geldiler sürekli. Ben olsam yapmazdım ki zaten birşey yapmadım da sadece köşede kuruyemiş tıkınıp onları izledim. Pişman mıyım yoooo. Hem hiçbirşey yapmadığım halde şuan ayağım ağrıyo. Yapsam nolurdu acaba. Bir gün yataktan kalkamazdım heralde genelde öyle oluyorda... Amann.Hergün evde tıkılıp kalmayacağım ya. İşte bu gün de böyle geçti.



6 Ağustos 2012 Pazartesi

Mim vol-1

Spot Işığını Arayan Kız yapmayanlar için herkesi mimlemiş. Bende üstüme alındım ve yapıyorum. E bu soruları cevaplamayan bir ben kaldım sanırsam. Bu da benim ilk mim'im ayy çok heyecanlandım. Neyse uzatmadan başlayayım.   

                         
Çaresi bulunmayan bir hastalığa yakalandınız ve bunun sonucunda yaklaşık 1 yıllık ömrünüzün kaldığını öğrendiniz. Kalan 1 yılınızda ne yapardınız ?
Aklımda olup da okuyamadığım kitapları okumakla başlardım önce. İzleyemediğim filmleri izlerdim. Son 1 yılımı Selenyumla (hani en yakın arkadaşım tayin dolayısıyla başka şehire gitti demiştim bu,o) geçirmek isteyeceğim için onu ne yapıp edip yanıma getirtirirdim. Evet bunu yapardım. Sonuçta son yılımı mutsuz geçirmemi kimse istemez heralde. Daha sonra 'en büyük pişmanlığım'la barışmaya, şans meleğimle ise en yakın arkadaş olmaya çalışırdım. 


Fobileriniz , takıntılarınız var mı ? Varsa neler ?

Yılanlardan çok korkuyorum gerçek hayatta görmedim ama adını duymamla bile kaşınmaya başlıyorum. Gerçi bir keresinde Selenyumcuğum yılanla fotoğraf çekindiği için yılana shop bile yapmıştım ama neyse. Böcekleri sevmiyorum. Bir de takıntıdan sayılırsa, küçüklükten beri salondaki koltukların arkasında ve yatağımın altında birilerinin olduğu varsayımlarım var hani sanki o da girince ışığı açmazsam yanıma geleceklermiş gibi. Komik, farkındayım ama böyle hissediyorum bence.


Bir sabah kalktınız ve dünyada hiç bir insan olmadığını öğrendiniz, ne yapardınız ?

Çıldırırdım heralde o ne öyle yalnız başıma n'pıyım koskoca dünyada. Zaten etrafımda insanlar olduğu halde sıkılıyorum bir de kimsenin olmadığı gerçeği... Yoo, olamaz ya. Olmasın böyle birşey istemiyorum.

Dünyayı dolaşmak isteseniz hangi ülkeden başlardınız ? Neden ?

Fransa'dan başlardım heralde. En çok orayı görmek istiyorum. Sonra da tek tek Amerika'nın bütün eyaletlerini gezerdim.



İtiraf edin prens/prensese dönüşür diye kaç kurbağa öptünüz ?
Tamam itiraf ediyorum! Hiç öpmedim. Öpmek isteyeceğimi de sanmıyorum ıyy. Hani olmaz ya öptüm diyelim. Kesin öptüğüm kurbağa şu dokununca bilmem kaç saniyede öldüren cinsten olur. Olur bak, valla.


En son yaşadığınız küçük düşürücü, unutamadığınız olay ?



En son mu hatırlamıyorum ama birgün ingilizce dersindeydik. Paragraf yazın demişti hoca. Bende iki tane yazmıştım. Birincisini okudum sorunsuz. Herkes okudu bari ikincisini okuyum dedim. Hay demez olaydım başka birşey desem duymaz fısıltı gibi bir 'hocam' dedim. 'Evet noldu?' dedi. Arada oluyor bana böyle hastalık mı bilmiyorum ama. Birşeyi sesli okurken duraksayıp daralıyorum. İkincide de öyle oldu. Birde sıfat yerine isim koymuşum tahtaya çıkarıp onu anlattı iki saat yerin dibine girdim resmen. Yok bence inadına yapıyor, olabilir yani. Görmüyon mu oğlum nefes alamıyoz şurda bayılcaz sende gel tahtaya diyon hala.Tövbe ya.
Asla yanınızdan ayırmadığınız 3 şey ?

Telefonumu ayırmam yanımdan. Bazen de çantamı zaten anahtarım paralarım falan hep çantamtadır. Aklıma da başka birşey gelmiyor şuan.
Hayatınızın bir kitap/ film olmasını isteseydiniz hangi kitap/film olmasını isterdiniz ?
Criminal Minds veya CSI: NY olmasını isterdim ama tabi ki seri katillerden veya ölen zavallı cesetciklerden biri olmak istemezdim. O dizilerdeki adli tıpçılardan biri yada SIAE ajanlarından biri olmak  daha cazip.
En yakın arkadaşınızın bir uzaylı olduğunu ve sizi ilk denek olarak kendi gezegenine götüreceğini öğrendiniz, ne yapardınız ?

Tekmeyi basardım. O beni kullanacak bir de deneye denek için bende hay hay mı diycem.Git yoldan geçen birini bul niye ben ? Zaten herşey benim başıma gelir teorisine meyilliyim. Sende gel bunu doğrula oh mis.

İsviçreli bilim adamları görünmezlik hapını buldu ve siz bu hapı kullanan ilk kişisiniz. Hapı kullandıktan sonra yapıcağınız ilk şey nedir? 
Eskiden olsa şans meleğimi bulup evini öğrenirdim. Ama ben bu hapı daha yararlı birşey için kullanmak istiyorum. Nefret ettiğim kişileri öldürebilirim mesela sence de ne güzel demi. Kimse benden de şüphelenmez.  Onlarda kendilerini nefret ettirmeselermiş canım. N'yapabilirim.  


Eğer hala bu soruları cevaplamayan varsa. Benden ona gelsin bu sorular. Bu da 'sıradaki şarkı balıkesirdeki eltimgillere gelsin' tarzında oldu. Hadi yeniden görüşene kadar hoççakalınn :) 

20 Temmuz 2012 Cuma

Kendimi Anlatmam Gerekirse...

Kendimi övmeyi sevmiyorum. Arada yazıyorum işte... Yazdıklarımda çoğunlukla çevremdekilere karşı sevgi, nefret ve özlemimi anlatıyorum. Yazmayı seviyorum, fakat öyle yazar olmak gibi bir amacım yok. Şuan ki hayalim liseyi bitirip Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünde okumak ve Paris'e gitmek.

Açık konuşmak gerekirse şıpsevdiyim. Ama sevdiğim o kadar kişinin arasında hayatımı değiştiren sadece iki kişi var. Biri Şans Meleğim diğeri de En Büyük Pişmanlığım. İlerde belki bahsederim onlardan. Şimdilik adlarını bilseniz yeter.

Egosu tavan yapmış kişilerden nefret ediyorum. Sanki dünya onların etrafında dönüyormuş gibi dolanmalarından da bıktım. Benden uzak Allah'a yakın olsunlar. Dışardan burnu havada biri gibi gözüksemde öyle değilim aslında. Eğlenceli biriyim, espri yapmayı severim. Ayrıca çok gülerim ben. Herşeye gülerim. Hatta bazen komik olmasa bile gülüyorum. N'pıyım ben böyleyim işte. Mutsuzken bile güldürebilirim insanları. Şuana kadar hiç depresyona girmedim şükürler olsun. Üzülsem de çoğu zaman belli etmem kimseye. Söylesem sanki bana acıyacaklarmış gibi gelir. Zaten söylesem de onların tesellisiyle hiçbir şeyin değişmediğini bilirim.

Aşk hayatımı anlatsam anlatılacak birşey yok, benimkisi sadece platonikten ibaret. 9 aydır kimseyle çıkmadım. Züğürt tesellim değil de böyle yalnız olmak iyi ya. Kafam rahat. Karışan eden yok. Arada böyle geliyorlar bana 'niye benim sevgilim yok ya' diye ama sonra geçiyor zaten.

Sporla aram yok fazla. Yüzmeyi ve voleybol oynamayı severim. Badmintonu da arada okulda oynuyorum. Kitap okumayı ve çoğu filmlerde sevgilileri görünce 'ben niye biriyle böyle değilim' diye ağlasam da romantik filmleri seviyorum.

Yakın arkadaşlarım ve annem sevmez bu huyumu ama uyumayı çok severim ben. Çoğunlukla geceleri uyumam gün boyu da uyurum. Ha bir de limonlu gazoza bayılırım.

7 Temmuz 2012 Cumartesi

Hoş Gamzeli Adam'a; Sevgilerimle

Bir rüya gibiydin ama asla uyanamadım. Uykuyu severim ve seni de. O gün ne güzeldi. Yanıma süzülüp oturman, ikimizin ne yapacağımızı bilmez hal tavırlarımız. Benimle ilk konuşman, beni takman... Güzeldi. Herkes senden hoşlanabilirdi, sempatiktin fakat bana bir başkaydın. Arkadaşcıldın, her ortama çabucak adapte olabiliyordun. Sosyaldin, beni kıskandıracak kadar. Kızlarla aran iyiydi falan. Ama yok aşkta gözün yoktu senin. Yani bana göre. Benim gözümde adam gibi adamdın. Senin için arkadaşların, basketbol ve dersler vardı. Senin okulun bitecek, gidecektin güzel bir üniversiteye. Tahminen İstanbul'da olacaktı. Bense çok çalışıp senin okuduğun üniversiteye gelecektim. Hani eğer o kişi senin kaderinse karşına bir daha çıkar ya , bizimki de o misal olacaktı işte. Ama sen o kafamda oturttuğum yere sığamadın, taştın. Ki bence ' ilk sınavım zaten kötü geçti, bu netlerden bi bok olmaz, bari okulun sonlarını gönlüme göre yaşıyım, şu kızla çıkıyım biraz' kafasıyla yaptın herşeyi. Aferin çok iyi oldu. Neyse ya aman banane ki zaten değil mi ? Senin neyinim ben ? Sadece arada sırada merhabalaştığın bir kızım. Sadece bu kadarcık. Umrunda değilim. Ve ben seni bu konuda yargılamayacağım çünkü ben kendime söz verdim. Zaten unuturum ki yani. Geçer gider diğerleri gibi. Neyse ya umarım son kalp ağrım olursun.

3 Temmuz 2012 Salı

Geçti Gitti...

Ben bunu geçen sene yazmıştım sanırım paylaşayım dedim.

Sormuştum sana o akşam demi. 'Emin misin ?' demiştim. Pişkin pişkin evet demiştin hani. Hatırladın mı? İstediğim cevabı o zaman vermeni isterdim. Günümü mahvetmeden.. Beni aslında hiç sevmedin demi ? Şimdi de sevmiyorsun aslında. Şu geçen süre içinde kimseyi bulamadın. Şimdi de gelip bana seni seviyorum diyosun. Sence inanacak gibi mi duruyorum ordan. Aslında bu yazdıklarıma bile değmezsin. Sana sadece teşekkür ediyorum. Dalga geçeceksin şimdi ne diyo bu diye. Zaten anlamanı beklemiyorum. Ne diyorum biliyor musun ?  En azından kimin adam olup olmadığını öğrettin bana yaşattıklarınla.. Hala beni seviyo bu kız, o aşk sözlerini beni sevdiğinden yazıyor diye kendini avutursun ancak. İlk başlarda sevmiyordum seni hemde hiç. Hatta arkadaşıma da aman söyle işte, ne diyecek merak ediyorum demiştim. Sadece benden hoşlandığını anlamıştım. Arkadaşlarıma bile hoş çocuk demiştim. O zamanlar başkasını seviyordum. Onu bana unutturmuştun. Onu.. Aylarca asılı kaldığım kişiyi.. Aslında hiçbiri sen olmadın biliyor musun ?  O yalanların bile güzeldi. Ben hiç bitmesini istemiyordum. Ama sen bitirdin işte. Hani bitirdin de başın göğe mi erdi ? O bu değilde benim yüzüme nasıl baktın bile bile ? Her defasında bana o acıyı nasıl yaşattın ?  Ama ayrılacağımızı bana değil arkadaşıma söyleyen bir kişiden başka ne bekleyebilirdim ki.. Ben kendime inanamıyorum hala nasıl sakindim ertesi sabah.. Sinirden beni nasıl güldürmüştün o sabah. Herkese ben iyiyim diyordum. Ben iyiyim her defasında kandırılmaktan kurtuldum. Sana ne aşk ne nefret hiçbir şey hissetmiyorum artık.

1 Temmuz 2012 Pazar

Uyumak En İyisi Sanırım

Ben bugünleri bir yandan özlemle, yeni umutlarla beklemiştim. Bir yandan da hüzünle... Sınavlar bitecek, okullar kapanacaktı. Ne güzel istediğin saatte yat, kalk karışan yok, sabah uyanma, ders çalışma zorunluluğun yok. Fakat okullar kapanacağı için onu göremeyecektim hemde en yakın arkadaşım tayin dolayısıyla başka şehire gidecekti. Neyse ben hüzünle özlem arasında gidip gelirken tatil oluverdi. Ben boşlukta kaldım resmen. Sıkıntıdan patlıyorum. Zaten mesaj atanım da yoktu. Hepten sap gibi kaldım. Sıkıntıdan hergün ders çalışıyorum arkadaş ya! Yapacak bir şey bulamıyorum. Ya arkadaşlarla buluşuyum desem ne yapsak ne etsek kesin bir sorun çıkıyor. Geçen gün ayda yılda bir ayarladık gün buluştuk. Bu seferde sevgilisiyle gördüm onu. Hayır anlamıyorum müstehak mı da bana görüyorum ikisini. Ha bu arada da her gece rüyamda görüyorum. Neyseki bu yani tesellim. Geçmez bu günler en iyisi uyumak en iyisi..

21 Haziran 2012 Perşembe

En Büyük Pişmanlığım

Onlarca şey var ki içimde seninle ilgili. Hangisinden nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Sanırım senden sadece vazgeçtim. İnsanlarsa unuttuğumu sandılar. Ya; ben sana hala aşıksam ve başkalarıyla kendimi bu zamana kadar oyalamaya çalıştıysam ? Ben seni her aklıma getirdiğimde tekrar tekrar pişman oldum. Sen benim 'en büyük pişmanlığımdın.' Yo, hayır seni sevmiş olduğumdan dolayı pişman değilim. Belki de sadece bu zamana kadar yapıp da çok pişman olduğum hatamdı bu, her seferinde beni hüzünlere boğan. Hani 'hatasız kul olmazdı ? Her insan hata yapardı. , Herkese ikinci bir şans vermek gerekirdi. ' Belki hatamı telafi ederdim. Barışır, eskisi gibi olabilirdik. Oysa sen bana vermedin. Biliyorum hatam öyle yenilir yutulur gibi de değil. Suçluyum biliyorum. Bütün sebebi kıskançlık duygumdan. Ya ben sevdiğim, önemsediğim kişileri kıskanıyorum arkadaş. Onun bu yazıyı; okuma, ha okursa da kendine yorumlama ihtimali benim 40 kilo olma ihtimalimden daha zor. Ama yine de özür dilerim, pişmanım. Bu laflar kuru olabilir, herkes söyler biliyorum ama bu yazıyı resmini gördükten sonra ağlarken yazdım. Umarım anlarsın beni.
Bu da şarkımız olsun.

17 Haziran 2012 Pazar

Anlamaya Çalış Beni

Aşk öyle bir şeydir ki gün gelir en neşeli insanı bile salya sümük ağlatır. Evet biraz kaba olacak ama aynen böyle. Ben de şuan ağlıyorum. Ne için ? Kim için ? Belki de hiçbir zaman gerçekleşmeyecek hayallerim için... Amacım olan sen için... Filmlerdeki gibi olamadığımız için... Neden hayallerimdeki gibi olamıyoruz ? Arada hangi kördüğüm var ki çözülemiyor, gün geçtikçe, inadına daha da karmaşıklaşıyor ? Ne yani senin gitmeni görmek zorunda mıyım ben ? Gitme bile diyemeyecek miyim sana ? Bu kadar mı samimi olamadık 7 ayda... Diğerlerinden farkın ne ki sonum olmanı istiyorum ? Benimle konuşman ilgilenmen mi ? İnan bunlardan başka sebepler var... Ben senin aşkla meşkle aranın olmadığının farkındayken tutuldum sana. Anlamaya çalış beni. Bir insan nasıl bile bile ölüme giderse, benim de sana gelmem öyle. Beni kendine nasıl da bağladın. Sağol. Hayatımı değiştirdin hayatıma girdiğinden beri. İlk tanıştığımız o günü, söylediğin her kelimeyi bir an bile unutmadım. Benimle konuştuğun, selam verdiğin anlar için çok teşekkür ederim. Beni çok mutlu ettin samimi olamasak da... Seni hiç unutmayacağım.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...