28 Temmuz 2013 Pazar

Kırgınım Sana

Üç hafta önceydi. Sevo'ya mesaj atıyordum, cevap alamıyordum. Çileğe sordum siz konuşuyor musunuz diye ''En son Ramazandan bir iki gün önce telefonda konuşmuştuk sonra benimde mesajlarıma cevap vermedi.'' dedi. Ben en küçük şeyleri bile kafama takıyorum şu sıralar. Benim mesajlarıma neden cevap vermiyor diye sinirlendim önce. Çilek ''Üstüne gitme, bırak biraz.'' dedi. Ama huyum böyle üstüne gittim mesaj attım.
- Ne yapıyorsun ?
+...
- Nasılsın ?
+...
- Niye cevap vermiyorsun ?
+...
- Bir şey mi oldu ?
+...
- Yaşıyor musun ?
+ Evet.
- Hiç öyle gözükmüyor.
+...
- Bilerek mi cevap vermiyorsun ?
+ Evet.
- Sana bir şey oldu sandım, merak ettim ne oldu ki ?
+ Niye merak ettin ?
-  En yakın arkadaşımı merak etmek anormal bir şey mi niye cevap vermiyorsun ?
+ Kötüyüm kimseyle konuşmak istemiyorum.
- Ben kimse miyim ?
+ A( diğer en yakın arkadaşı) ile de konuşmuyorum.
- Peki. Ben de bir şey yaptım da bana küstün sanmıştım.
+ Seninle ilgili değil.
- Sevgilinle mi ilgili ?
+ Hayır.
Sonra bunları söylemesinin üzerinden bir hafta falan geçti. Tam hatırlamıyorum neler olduğunu. Yine mesaj atmıştım bir süre cevap vermedi. Daha sonra da ''Bir ara kötüydüm sonra iyi oldum ama smsim biter diye cevap vermedim.'' diyince bende film koptu.
- Ama ben seni merak ettim. Beni umursamadığını hatta ben unutup sevmediğini bile düşündüm.
+ Seninle ilgili değil demiştim.
- Smsin kaç tane ki ? Ee hep böyle mi olacak yani ?
+ 11.000. bilmem.
- İyi bilme.
Sevgilisiyle konuşuyor ya smsi bitermiş. Vah yazık çok üzüldüm. Hiç anlamıyorum şu sevgilisi olunca arkadaşlarını unutanları. Benim sevgilim olsa arkadaşıma eskisinden fazla zaman ayırmaya çalışırdım, kırılmasın gücenmesin, sevgili bulunca ben unuttu demesin diye. Hem benim içim rahat etmez öyle. Ben sevgilimle konuşacağım da arkadaşımın mesajlarına cevap vermeyeceğim, yok yok benim vicdanım kaldırmaz. Tanıyamıyorum artık onu. Eskiden böyle değildi.

25 Temmuz 2013 Perşembe

Sinan Akçıl Şarkısı Gibi 'Oldu Oldu Olamadı'

Şu andan itibaren günlük tutmaya karar verdim. Bir defter alıp yazmaya kalksam annemin okuyacağını bildiğimden buraya yazmak daha mantıklı geldi. Zaten çok boşladım buraları. Her neyse. Dün Çilekle (Önceki yazımda bahsettiğim en yakın arkadaşım.) buluşacaktık. Önceki gün arayıp haber verdi. ''Beraber iftarda bir yere gidelim.'' dedi. Sevindim biraz da heyecanladım. Neredeyse ne konuşacağımıza kadar hayal ettim. Ona tatilde boş zamanında izlemesi için içi film, dizi ve müzik dolu bir flash bellek götürmeyi bile düşündüm. Ama bazı nedenlerden dolayı gece yarın buluşamayacağımızı söyledi. ''Peki.'' dedim ona. Ama ben sinirden kuduruyorum. Özledim çünkü. Hem de gün boyu evde canım sıkılıyor. Ona da kızamıyorum, elinden gelse buluşabilirdik bunu biliyorum.
Sabah onun telefonuyla uyandım. Yalnız saat sabahın 6'sı. ''Buluşalım.'' diyor. ''Öğlen 12, 12 buçuk gibi buluşalım.'' dedim. Ve geri uyudum. Ama bu sefer 'dün heyecanlanınca iptal oldu bu sefer heyecanlanmazsam iptal olmaz' gibi saçma bir mantığa dayanarak gayet sakinim. Hiçbir şey olmayacak gibi...ki öyle de oldu zaten. 11 buçukta mesaj attığımda ''İşim çıktı, buluşamayacağız.'' dedi. Hayal kırıklığına uğradım biraz. Boşlukta kaldığımı hissettim. Kendimi onu görmeye o kadar hazırlamıştım ki öğleden sonram bomboş geçti. İşte ben günümü böyle geçirdim. Veda konuşması olarak yazacak bir şey gelmiyor aklıma. Böyle hiçbir şey yazmadan gitsem çok mu kaba durur ?
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...